Göz, bütün dış dünyayla ilk iletişimi sağladığımız ve dolayısıyla kişilerin dikkatini çeken odak noktasındaki yerdir diyebiliriz. Bir insanla ilk iletişim göz kontağı yoluyla sağlanmaktadır diyebiliriz ve bu durum dış dünyayla olan bağımızı oluşturmaktadır.
İnsanlar, birbirlerini ilk olarak yüz bölgesine bakarak tanımaya çalışır ve bu durum çeşitli sebeplerle ortaya çıkan göz altı çökmesi, morluk ve kırışıklıklarını, sosyal anlamda olumsuz faktörler olarak karşımıza çıkarmaktadır.
Göz çevresinde çökmelerin, morlukların ya da kırışıklıkların olması kişiyi daha yorgun ve daha yaşlı gösteren unsurlardır. Bu sebeple, tedavi edilmeleri ya da müdahalede bulunulması gerekmektedir. Ancak öncelikli olarak göz çevresi sorunları hakkında kısa bir bilgi sahibi olmamız, uygulanacak tedavi çeşitleri hakkında daha iyi bilgi edinmemiz sağlayacaktır.
Göz çevresi sorunlarının temel iki sebebi bulunmaktadır;
Gözlerimiz bir yağ yastığının içinde bulunmaktadır. Alt ve üst göz kapaklarımızda ise, bu yağları sabit tutan, dışarı taşmasını engelleyen kalın dokular bulunmaktadır. Yaşlanmanın etkisiyle, özellikle alt göz kapağı esneme başlar ve yağ dokusu dışarı doğru taşar. Bu durum göz altı torbalarını oluşmasına sebep olur. Yine yaşlanmanın etkisiyle yanaklar esnekliğini kaybetmeye başlar, aşağı doğru sarkar ve bu durum beraberinde çökme ve çukurlaşma meydana getirir. Torbalanmanın etkisiyle çukurluk gölgede kalır ve daha derin görünür. Göz altı morluğu olarak gözlemlenen bu gölgelenme, zamanla pigmentasyon etkisiyle gerçek morluklara dönüşür.
Göz altına yapılan dolgu müdahalesiyle,
Göz çevresinde meydana gelen bu sağlık sorunları sadece yaşlanma sonucu meydana gelmemekte, özellikle alt göz kapağı torbalanmaları genetik sebeplerle çok daha erken yaşlarda ortaya çıkabilmektedir.
Göz altı yağ yastıklarının hacmini kaybetmesi ve kemik yapısının erimesi sonucu çökme ve morluk meydana gelmesi, çağımızın en çok karşılaşılan sorunlarından biridir. Kişinin daha yorgun ve yaşlı görünmesine sebep olan bu durum, göz altı dolgusu ameliyatı işlemiyle güvenli bir şekilde çözülebilmektedir.
Göz altı dolgularının güvenli olmasının sebebi, içeriğinde akışkanlığı yüksek ve vücudumuzda doğal olarak bulunabilen bir madde olan hyalüronik asit bulunmasıdır. Klasik göz altı dolgusuyla, göz altındaki çökme ve morluklar düzeltilebilmekte ve göz altı bölgesi mimiklerden çok etkilenmeyen bir bölge olduğu için dolgu işleminin kalıcılık süresi daha uzun olabilmektedir. Klasik dolgu ameliyatlarının dolgusunun süresi 1-1,5 yıl süreyle kalıcılık göstermektedir. Düzenli göz altı dolgusu yaptıran kişilerde bu kalıcılık süresinin uzayabildiği gözlemlenmiştir.
Göz altı dolgu uygulamasıyla, göz çevresindeki yağ yastıkçıklarının tekrar hacim kazanması sağlanması amaçlanmakta, göz altında yaşanan çökme, morluk ve kırışıklıklara müdahale edilebilmektedir. Bu durumda, yorgun görünüm ortadan kalkar, daha genç ve sağlıklı bir yüz ifadesi ortaya çıkmış olur. Ancak göz altı dolgusu ameliyatına sıcak bakmayan, çekinen ya da vakit bulamayanlar için alternatif olarak, göz altı ışık dolgusu ameliyatları yaklaşık son 5 yıldır, güvenilir ve alternatif yöntemler olarak ortaya çıkmıştır.
Göz altı dolgusu ameliyatlarına alternatif olarak ortaya çıkan göz altı ışık dolgusu yakın dönemde tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir. Göz altı dolgusu ameliyatları da kalıcı çözümler sunan yöntemlerdir ancak, iyileşme süreleri için en az 10 gün gibi bir süreyi gerektirmesi bakımından tercih sebebi sayılamayacak uygulamalardır. Ameliyat olması çekince sebebiyken, iyileşme süresinin de uzun olması, göz altı ışık dolgusu uygulamalarını hızlı bir şekilde tercih edilen yöntemler haline getirmiştir.
Göz altı yağ yastıkçıklarının hacmini kaybetmesi ve kemik yapısının erimesi sonucu çökme ve morluk meydana gelmesinin yanında, çok ince ve hassas yapıdaki göz altı cildinin kalitesinde azalma sebebiyle kırışıklık oluşumu da göz çevresi sorunları arasında bulunmaktadır. Klasik göz altı dolgusu yoluyla, göz altındaki çökme ve morluklar düzeltilebilmektedir. Ancak göz altı ışık dolgusu yoluyla, göz altı bölgesindeki çökmenin doldurulmasının yanı sıra, göz çevresindeki cildin kalitesinin artmasını da sağlamaktadır. Göz altı ışık dolgusunun göz altı cilt kalitesini arttırmasının sebebi, içerdiği aminoasitler ve antioksidanlardır.
Göz altı ışık dolgusu, göz yaşı oluğunun içine uygulanmaktadır. Göz yaşı oluğunun içine ışık dolgusu uygulanmasıyla, oluğun yükseltilmesi ve yanakla birleşerek kamufle olması sağlanmaktadır. Böylece ortaya çıkan çökme ve çökmenin beraberinde getirdiği morluklar ortadan kaldırılabilmektedir.
Göz altı dolgularının hepsinin içeriğinde, akışkanlığı yüksek hyalüronik asit bulunmaktadır. Hyalüronik asit, vücudumuzda doğal olarak bulunan bir madde olması sebebiyle güvenle uygulanabilen bir içeriktir.
Göz altı ışık dolgusunun içinde barındırdığı hyalüronik asit yoluyla, ciltle bütünleşen bir renk elde edilmekte ve en iyi yayılma sağlanmaktadır. Işık dolgusu adını, içinde bulunan çinko ve bakır elementlerinden almaktadır. Aynı zamanda bu elementler yoluyla, göz altındaki morluklar nötralize edilebilmektedir.
Göz altı ışık dolgusu, klasik göz altı dolgusunda da olduğu gibi hyalüronik asit barındırmaktadır. Ancak klasik göz altı dolgusundan extra olarak; 8 aminoasit, 3 antioksidan, çinko, bakır, B6 vitamini bulunan içeriği, göz altı ışık dolgusunun içeriğini, dolgu ve mezoterapi bileşimi olarak ortaya koymaktadır. Göz altı ışık dolgusu cilde ışığı yansıtma kapasitesini yeniden kazandırmak amacıyla üretilmiş dolgu ve mezoterapi bileşimi bir üründür. Göz altı ışık ameliyatlarının da kalıcılık süresi 1-1,5 yıldır. Uygulamalardan edinilen gözlemlere dayanarak, düzenli olarak göz altı dolgusu uygulayan kişilerde dolgunun kalıcılığının süresinin uzadığı gözlemlenmiştir.
Hızlıca online randevu alarak tüm işlemlerinizi daha hızlı tamamlayabilirsiniz...